بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَنَظَرَ نَظۡرَةٗ فِي ٱلنُّجُومِ ٨٨

(88-89) İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.

– Diyanet İşleri

فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٞ ٨٩

(88-89) İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.

– Diyanet İşleri

فَتَوَلَّوۡاْ عَنۡهُ مُدۡبِرِينَ ٩٠

Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.

– Diyanet İşleri

فَرَاغَ إِلَىٰٓ ءَالِهَتِهِمۡ فَقَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ ٩١

İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”

– Diyanet İşleri

مَا لَكُمۡ لَا تَنطِقُونَ ٩٢

“Ne diye konuşmuyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

فَرَاغَ عَلَيۡهِمۡ ضَرۡبَۢا بِٱلۡيَمِينِ ٩٣

Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.

– Diyanet İşleri

فَأَقۡبَلُوٓاْ إِلَيۡهِ يَزِفُّونَ ٩٤

Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.

– Diyanet İşleri

قَالَ أَتَعۡبُدُونَ مَا تَنۡحِتُونَ ٩٥

İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”

– Diyanet İşleri

وَٱللَّهُ خَلَقَكُمۡ وَمَا تَعۡمَلُونَ ٩٦

“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”

– Diyanet İşleri

قَالُواْ ٱبۡنُواْ لَهُۥ بُنۡيَٰنٗا فَأَلۡقُوهُ فِي ٱلۡجَحِيمِ ٩٧

Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.

– Diyanet İşleri

فَأَرَادُواْ بِهِۦ كَيۡدٗا فَجَعَلۡنَٰهُمُ ٱلۡأَسۡفَلِينَ ٩٨

Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu